Abdurrahman Paşa ve vakıfları: (Yeni
Cami)
H.S.K
Resmi
kayıtlarda “Mer‘aşî” olarak gösterilen Abdurrahman Paşa, Defterdar İbrahim
Efendi tarihine göre “Tosya’dan zuhur” etmiştir. Gurre-i Rebiulahir 982 (M.
1574) tarihli vakfiyesinde dahi Tosyalı olduğu yazılı değildir. Sicill-i
Osmani’de[1] bundan bahsetmez.
Doğum
yılını kaynaklar bildirmemiştir. Ölümün oğlu Mehmed Bey tarafından vakfiyesinin
tescil ettirildiği tarihten pek az önce Bağdat’ta vuku bulmuş ve orada
defnedilmiş bulunduğu anlaşılıyor. Fakat yılı, ayı günü tespit edilememiştir.
“Kalem”den
yetişmiş, Rüstem Paşa’ya tezkirecilik, Mısır’a, Rumeli tımarlarına, Basra’ya
defterdarlık, Maraş’a, Zülkadriye’ye, Bağdat’a beğlerbeğilik etmiştir.
İbrahim
Efendi, paşanın sert huylu, diksözlü, muannit ve asabi mizaçlı olmasından
dolayı “Adüvvü’r-rahman” diye anıldığını söyler.
Vakfiyesinde
ise mümtaz vasıfları uzun uzun anlatılmıştır.
Vakfının
esası, Tosya’daki “Yeni Cami”dir. “Yeni” adı, halkça takılmıştır. Bazı eski
kayıtlarda sadece “cami”, “Cami-i Kebir”, ve halk dilinde “Ulu Camii” olan,
Kuruçay kıyısındaki “Tali‘i Bey Camii”nden ayırt etmek için “yeni”lik
katılmıştır.
Vakfiyesi,
kendisinin vasiyeti ve şartları gereğince oğlu Mehmed Bey tarafından tescil
ettirilmiştir. Oğlu tek varisi ve vakfının mütevellisi olacaktır. Fakat bu
vazifesine Maraş Beğlerbeğisi Mehmed Paşa, daha üstün salahiyetle iştirak
edecektir.
Camiin
inşası hayatta iken bitirilememiş ve ikmali oğluna bırakılmıştır.[2]
Vakfiyenin
dili Arapça’dır.[3]
Anadolu Kadıaskeri Mahmud oğlu Mehmed tasdik ve tescil etmiştir.
Vakfiyedeki Şartlar:
1- İstanbul’da
Soğanağa Mahallesinde evliler için konutlar: ev, odalar.
2- İstanbul’da
Eminbey Mahallesinde kendi süknâsı beş ev.
3- Kalecik
kasabasında kendisinin yaptırdığı Bezzazlar (Dokumacılar) Çarşısının tamamı, 18
dükkân dışında 40 dükkân içeride.
4- Malların
üçte biri olan 460.000 Osmanlı dirhemi.
İlk
üç paragraftaki vakıflar, Tosya’da yaptırdığı camiye, 4. Paragraftaki ise,
hastalığı sırasında aşağıdaki kısımlara meşruttur:
Ne
kadar para giderse gitsin ve nereden getirilirse getirilsin camiye gelip
gidenlerin ihtiyacı olan su getirilecek “Hayır Çeşmesi” akıtılacaktır.
Camiin
ön tarafına, kendisinin hal ve şerefine uygun başka medreselerde mevcut bütün
mesken, hücre ve merâfıkı içine alan güzel bir medrese yapılacaktır.
Dükkân,
ev, odalar icar bedelleriyle su getirildikten sonra artacak vakıf para (10’u 11
hesabıyla) istirbah edilecek, gelirleriyle cami ve medresenin giderleri
karşılanacaktır.
Vakfiyede
yazılı ihtiyaç ve masrafları tespite, vasiyetlerini tenfize oğlu Mehmed Beyle
Maraş Emirü’l-ümerası Mehmed Paşa memurdurlar. Mehmed Paşa (yukarıda da
belirttiğim gibi) üstün yetkili olacaktır.
Mehmed
Paşa, Mehmed Bey’e yetkilerini devretmeden şu esaslarda mutabık kalmışlardır ve
bunlar Mehmed Bey tarafından takrir olunmuştur:
1- Müderris,
tefsir ve ehadise, vakıf kitapları tetkik ve mütalaaya Müslümanlar arasında
geçen diğer ilimlere ait eserleri okuyup okutmağa muktedir, beldeli veya
beldeye tabi yerlerden iyi ve bilgin bir erkek olacak ve günde kendisine 30
Osmanlı dirhemi verilecektir. Bu vasıflarda bir erkek müderris bulunamazsa, 50
Osmanlı dirhemi vazifeli bir medreseden ayrılmış olan Mevlana Piri Efendi, 30
Osmanlı dirhemi ile bu vazifeye alınacaktır. Bu zattan sonra müderris olanlar
da aynı vazifeyi alacaklardı.
Medresede,
tatil günleri dışında devamlı okuyacak birkaç talebe olacak ve bunlara günde
birer gümüş dirhem verilecektir.
Vakfı
ve mallarını koruyacak ve geliştirecek iffetli ve diyanetli bir mütevelli
olacak, kendisine günde 6 Osmanlı dirhemi verilecektir. Mütevelli, rehin ve
kefil almaksızın vakfın malı için kimse ile muamele yapmayacaktır.
Vakıfların
gelir ve giderlerini yazacak bir kâtibi olacak ve buna gündü 3 Osmanlı dirhemi
verilecektir.
Vakfın
gelirlerini bir Câbî toplayacak, 3 Osmanlı dirhemi alacaktır.
Camiin
beş vakit imamına günde 8 Osmanlı dirhemi, hatibine 3 Osmanlı dirhemi, beş
vakit iki müezzinine günde 2’şer Osmanlı dirhemi, Cuma günü Cuma namazından
önce “Kuran” okuyacak 5 zata günde birer Osmanlı dirhemi, “Kuran” okunduktan
sonra devlete Allah’ın yardımı ve vâkıfa hayır dua edecek duâhâna günde bir
Osmanlı dirhemi, her gün sabah namazından sonra mevcut cemaatin işitebileceği
sesle “Yasin Suresi”ni okuyacak zata günde bir Osmanlı dirhemi, cami hizmetine
bakacak kayyıma günde 2 Osmanlı dirhemi cami ile medresenin harimine bakacak bir
Ferraşa günde yarım Osmanlı dirhemi, Cuma günlerinde Cuma namazı ilan edecek 2
ayrı salâ müezzinine günde birer Osmanlı dirhemi, camide her gün birer cüz
okuyacak 30 kişiye günde birer Osmanlı dirhemi, Ramazan’da minarede yakılacak
kandiller için her yıl 360 Osmanlı dirhemi, medrese ve camie ait kitapları
saklayıp koruyacak zata günde bir Osmanlı dirhemi (kitaplar belde hâkimine asla
verilmeyecek ve dışarı çıkarılmayacaktır!), Okunacak cüzleri dağıtıp toplayacak
ve bu arada tespih edecek zata günde bir Osmanlı dirhemi verilecektir.
Müderris
diğer mürtezika üzerine hasbî (karşılıksız) nâzırdır. Mütevelli ile birlikte
her yıl vakfın hesaplarına bakacaktır.
Vakıf
malları, Bezzaziye Çarşısında saklanacak, gerektikçe nazır ve kâtip marifetiyle
çıkartılacaktır.
Bu
fıkradaki Bezzaziye Çarşısı yeri tasrih edilmediği için mübhem kalmıştır. Tosya’da
Akkuş Mehmed Paşa Vakfı bir Bedestan vardı ki, halk bağlara taşınırken değerli
ev ve ticaret eşyasını oraya koyar, alırken küçük bir ücret öderdi. Bir de
yukarıda gördüğümüz veçhile Kalecik’te vâkıfın yaptırdığı Bezzaziye Çarşısı
vardır. Zannımca bunlardan her ikisine de şamil olarak bu isim kullanılmıştır.
Halen
Cami mazbut vakıflar arasındadır. Meşrûtun lehleri üzerinde tetkikat
yapılamamıştır.
Vakfiyede
sözü geçen ve sonradan yapılan medreselerin hiçbirisi artık mevcut değildir. Bununla
beraber vakfın tarihî istihalelerini takibe de mecburuz:
Vakfiyede,
vâkıf namına oğlunun yaptırması istenen medrese yeri, camiin önüdür. 1914
yangınından önce, avlunun batı köşesinde İftâ makamı olarak kullanılan iki
hücrelik, camiin kuzey avlusu boyunca doğu köşesine kadar uzayan iki katlı
müteaddit hücreler, güney doğu avlusunda mihrap önündeki makbereye kadar varan
tek katlı müteaddit hücreler vardı. Cümle iç kapısı karşısındaki sıraların üst
kat hücrelerinde müderrislere ait olanları vardı.
Yangından
sonra bu üç avluya serpilmiş olan hücreler ve medreseler yapılmadı. Yalnız 1916’ya
kadar hücrelerden birinde oturmuş ve camiin tamirine delalet ve nezaret etmiş
olan Hacı İsmail Hakkı Efendi (Menfi Hoca) için bir hücre yapıldı. Bu hücre
Çifte Hamam önünden cami avlusuna çıkılan taş merdivenin başında idi. 1943
depreminde yıkılan bu hücre de sonradan yapılmamıştır.
Vâkıfın
vasiyeti üzerine yapılan ilk medresenin hangisi olduğu belli değildir.
Yeni
Cami’in, Mehmed Bey b. Abdurrahman Paşa tarafından yaptırılmış olan
medreselerin 1914 yangınına kadar kalmış olup olmadığını bilmiyoruz. Bununla beraber
Vâkıf Paşa’nın, medreseler için cami önünü tensip ve vasiyet etmiş olması göz
önüne alınır, yangına kadar camiin güney doğu avlusundaki sıra sıra hücreler
ihtiva eden medreseler mevcut olduğu ve yandığı düşünülürse, bunların sözü
geçen medreseler olabileceğini söyleyebiliriz.
Camiin
cemaat kapısı karşısında ve şadırvanın da bulunduğu sahada da medrese,
Cemaziyelahar 1193 (M. 1779) tarihli bir kayda[4] göre Tosya eşrafından ve
kadılarından Hacı İbrahim Efendi b. Mehmed Ağa tarafından, mütevelli izniyle
yaptırılmağa başlanmış, bitirilememiş, para vakfederek ikmali oğlu Fahru’l-kudât
Çelebi oğlu Seyyid Abdurrahman Efendi’ye bırakılmıştır. Bu mütevelli inşaatı
bitirmiş, talebeye tefviz etmiş, vakıf paranın nemasından günde 2 akça vazife
ile[5] Amasya’da oturan ulemadan
Ömer b. İbrahim Efendi müderris olarak getirilmiş, Kadı Hasan Efendi arzı ile
bu zata müderrislik hasbî mütevellilik, Hacı Mehmed b. Hasan’a da mütevelli
üzerine nazırlık tevcih ettirilmiştir.
Cami
avlusunda Şerif-zade Ali Ağa Medresesi’nden de bahis vardır[6]: Abdurrahman Paşa Camii
avlusundaki bu vakfın Dersiamı Hüseyin Efendi’nin ferağı üzerine bu cihet
Seyyid Hasan b. Şeyh Abdürrezak’a[7] tevcih edilmiştir.
Abdurrahman
Paşa’nın getirmeyi oğlu Mehmed Beğ’e bıraktığı suyu nerelerden, ne miktarda
getirtip nerelere akıtmış olduğunu, kayıtlardan öğrenemiyoruz. 40-50 yıl
öncesinden beri cami avlusunda bir şadırvan, dış duvarlarından medreselere su
veren tepme küplerden başka tesisler yoktu. Bugün aynı avluda bulunan şadırvan
ile yeraltı helalarında su vardır. Yangından önceki şadırvan suyu, Dülgeroğlu
Hacı Ahmed Ağa tarafından, 2250 kuruşa İbrahim Yüzbaşı Avni Efendi’den aldığı
10 iğnelik Seyyidoğlu suyu ile artırılmıştır.[8] Hacı Ahmed Ağa’nın babası
Hacı Mustafa Ağa, Avni Efendi’nin babası da Osman Necip Efendi’dir.
Camiinde
âdet veçhile sonradan bir de mektebe kavuştuğu görülüyor.[9] Kıblesinde de Çifte Hamam
olduğu için tahsil merkezlerinde gördüğümüz “külliye” sistemini burada da
buluyoruz. Fakat büyük merkezlerde olduğu gibi birden ve bir vakıf tarafından
tamamlanmış değildir.
Diğer
ilave vakıflar da olmuştur:
Eskiden
(Rumi 1318 – M. 1902/3’e kadar) Hükümet konağı ve Mahkeme Camii yakınında ve
sırasındaydı. (Onun için bu semte “Mahkeme Mahallesi” adı verilmişti). Bu bina
daha önceleri Hacı Mehmed menzili (evi) adıyla anılırmış. Ayda 15 kuruş kira
ile kiralanırmış. Geliri camiin imam, hatip, müezzin, müderris, mütevelli,
deştbânına meşrut imiş. Hacı Mehmed, kiraya 1 kuruş zammetmiş ve bu farkı güzel
sesli, latif elhanlı, nüfusu kalabalık, geçimi dar İmam Seyyid Hacı Hafız
Mahmud Efendi’ye tahsis etmiş.[10] Veyranşehir[Viranşehir]’in
Babalar köyünden olup Tosya’nın Ahi Pir[11] Mahallesinde misafireten
mukim Yusuf Bey oğlu diye maruf Mustafa Ağa b. İbrahim, bir kepenk arsası Akkuş
Mehmed Paşa Vakfına yılda 24 akça maktu icarlı,, Unpazarı’nda[12], binası mülk[13], göncü dükkânı ile[14] manav dükkânını vakf ve [15] şart etmiştir:
Tahtacı Receb b. İbrahim b. Mehmed de
Yeni Camii İmamına ait vakıf[16]
tesis etmiştir. Vakfiyesindeki izahat ile bugün, bu vakıfların yerini tespit ve
izah mümkün değildir. Şehrin geçirdiği teşkilat değişiklikleri, bu imkanı bize
vermemiştir.
Yeni
Camii’nde en eski vukuat kaydını Başbakanlık Arşivi’nde[17] bulduk.
Türlü
tevcih notları varsa da bu yazıda vermiyoruz.
İnşa ve Onarmalar
Camiin
inşası : H. 978 (M. 1571)
Onarım
(31) : Recep 1169 (M. 1756) [18]
“
(42) : H. 1285 (M. 1868)[19]
“ (43) :
H. 1331 (M. 1915)[20]
“ (44) :
M. 1945[21]
Minare
yeniden 4 katı eksiltilerek şehrin Tekyeönü (Hocaimad – İbn-i Selim mahalleleri
tarafında) kısmı 1 Ekim 1333 (M. 1917)’de, çarşı 6 Eylül 1338 (M. 1922)’de
yanmış ve 26/27 Kasım 1943’te de şehri baştanbaşa harap eden deprem olmuş ve
camilerin hemen hepsi büyük zararlar görmüştür. Kurulan bir dernek delilliğiyle
hepsi onarılmıştır.[22]
Camiin
cümle kapısı üzerinde şu sülüs kitabe vardır:
“Abdurrahman
Paşa ol âli-himem”
“Eyledi
bir cami a‘lâ binâ!”
“Ruhuna
versin Hudâ feth u zafer”
“Menba-ı
nûr mecma-ı ehl-i nazar”
“Keşf
idüp âna cemâl-i pâkini”
“Nûr-ı
Sübhân eylesün anda eser”
“Oldu
itmâmı için tarih âna:”
“Lâm
lafz-ı sadr-i saff ayni haber”
H.
992 (M. 1584) İbrahim Hüseyin Bey”
Abdürrezzak Camii ve Medresesi
Vakıfları:
[1]
Sicill-i Osmani Cilt 3, s. 312
[2]
Mehmed Beğ’in tamamladığı eksiklikler şunlardır: Medreseler, helalar ve nereden
getirilirse getirilsin sular.
[3]
Vakıf Kayıtlar Arş. Deft. 1195, s. 165, sıra 41 ve Başlar: 578 Türkçeye
tercemesi: Deft. 1961, s. 197, sıra 35
[4]
Vakıf Kayıtlar Arş. Hurûfât: 1129
[5]
Dini hizmetler karşılığı. Bu eski teri hala da kullanılır.
[6]
Tosya Şeriye Mahkemesi mahfuz sicillerinden 599 No’lusunun 122 s. No. Ramazan
1197 (M. 1783)
[7]
Bu zat Kadiri tarikatı ikinci Piri Şeyh İsmail Rûmî hazretlerinin soyundan ve
Tosya’daki vakıflarının cihet ve tevliyet sahipleri, müşârun ileyh Pir
hazretlerinden ve vakıflarından başka bir makale ve eserde bahsedeceğiz. Pir hazretleri,
bizim de erkek kolundan ceddimizdir. Müceddit ve müçtehit olarak Şeyh İsmail
Rûmî, Kadiri tarikatı tarihinin en ciddi ve ilmi taraflarını teşkil eden
esaslar koymuş ve tarikatların kaldırılmasına kadar her yer ve kolda çok canlı
olarak yaşamış olduğu için, biyografisi tafsilatlı olacaktır.
[8]
Avni Efendi, evinin iç tarafına asla küp koyamayacak, suyu akıtamayacak.
Vakfiyesi: Tosya Şeriye Mahkemesi Sicillerinden No. 605, S. 15, Tarih: 24 Şubat
1329 (M. 1911).
[9]
V. K. Arş. Hurûfat No. 1130, Tarih: H. 1167 (M. 1753-1754)
[10]
Tosya Şeriye Mahkemesi Sicil No. 594, s. 19 ve 598, s. 115. Tarihler: Muharrem
1270 (M. 1853), 20 Şaban 1274 (M. 1857); kirayı 30 kuruşa kadar çıkarmış, Şaban
(1813).
[11]
Bugün Hacı Pir Mahallesi vardır. “Ahi Sinan, Ahi Mustafa” gibi kayıtlarda
gördüğümüz mahallelerin şehrin bu günkü haline göre nerelere düşecekleri
araştırılmaktadır. “Tosya Tarihi”nde bulduklarımızı belirteceğiz.
[12]
Bugün Abdürrezzak Camii önleri.
[13]
Bir tarafı Solakoğlu, bir tarafı Külahçıoğlu dükkânları, iki tarafı tarîk-i
âmm.
[14]
Aynı vakfa aynı miktarda icareli binası mülk.
[15]
Bir tarafı Seyyid Şeyh İbrahim, bir tarafı Yirkuyulu Kuru Halil, bir tarafı
Şeyhlerin dükkânları ile bir tarafı Unpazarı ile mahdut dükkânı. Mütevelli Seyyid
Hacı Hafız Mehmed Efendi b. Osman, bu dükkânları şer‘î icare ile icar edecek,
göncü dükkânının icar bedelinden günde 4 akçasını Abdurrahman Paşa Camii’nde
mütevelli olan imam alacak ve mukabilinde öğle namazlarından sonra cemaat
huzurunda bir aşır, ikindi namazından sonra bir “Mülk Suresi” okuyup ruhuna ve
bütün müminlerin ervahına hibe edecek. Manav dükkânı icaresinden günde 7
akçasını, Vâkıfın Babalar Divanından Kartak Köyünde yeni yaptırdığı cami hatibi
Seyyid Mustafa’ya verecek. Dükkânlar yanar, yıkılır, tamire muhtaç olursa
hayatta kaldığı müddetçe kendisi, kendi malından yaptıracak, onartacak. Yine sağlığında
vakfının tevliyeti üzerinde kalacak. Ölünce tevliyet ekber ve erşed evladının
olacak. (Defter No. 2108, s. 123, 124: 21 Muharrem 1255/M. 1810 V. K. Arş.)
[16]
“Mescid harîmi: (Boyalı Mehmed Paşa Vakfı) ve Taşhan ve garben yol ve cenûben
Çifte Hamam harîmi ve şimâlen Naib oğlu kerimeleri ve Civriz oğlu Mehmed
dükkânları ile mahdut fevkânî kahvehane ve odaları ve tahtânî bir bâb han ve
dekâkînde olan 3/16 sehmini Yeni Cami imamına vakf” etmiş. (Tosya Şeriye
Mahkemesi Sicili No. 604, s. 229. 7 Zilhicce 1317 (M. 1901).
[17]
Mütevelli Muslihuddin vakıf malını yemiş, hakkında tahkikat istenmiş. Muhbir:
Mehmed (Başb. Arş. İbnülemin Tasnifi, Evkaf deft. Zilhicce 1013/M. 1604)
[18]
Tahtacı Recep b. İbrahim b. Mehmed, camiin kubbe kurşunlarını yeniletmiş,
muhtaç yerlerini onartmış, iç ve dışını badanalatmış, minaresinin külahını 600
kuruşa bir Hristiyan’a yaptırmış, ferşlerini yenilemiş. (Tosya Şeriye M. Mahfuz
Sicillerinden 591 No’lusu; s. 75)
[19]
Kaza kaymakamı Hacı Galip Bey tarafından bu tamir yaptırılmıştır. Nereleri, ne
nispette onarıldığı bilinmiyor. Kendisi hakkında da biyografik malumat
edinemedik. Bu kayıt da Tosya Cami ve Mescid Yaptırma, Onarma ve Koruma Derneği’nden
alındı.
[20]
Bu onarma, restore mahiyetinde olmuştur. Merhum Menfi Hoca İsmail Hakkı Efendi’nin
teşebbüs ve idaresiyle yapılmıştır. Daha sonraki tamirlerde kullanılan
mermerlerin yatağını o bulmuştur. Aynı zat, şehrin Seyyid oğlu ve Kale
sularının kaynaklarını ve mecralarını da yaptırmış, camiin ve bazı çeşmelerin
sularını çoğaltmıştır.
[21]
“Hacı Osman Boyner” teşebbüsüyle kurulan dernek, üyelerinin hemen hepsinin
devamlı ve samimi gayretleriyle bu onarım, tam bir restorasyon olmuş, minaresi
de yenilenmiştir. Bu minarenin sökülen taşlarının birbirine bağlantısını teşkil
eden iç demir kancalarının üsttekinin kancası altına geçirilerek bağlanmış
olduğu görülmüştür. Nasıl bir usulle böyle bir bağlantı yapılmış olduğu merak
uyandırmıştır.
[22]
Bir rapor, 1943 depreminde camiin gördüğü hasarı onarmak için yapılmış olan
keşfi ihtiva etmektedir. Son tamirin nasıl yapılmış olduğunun bilinmesinde
ilerisi için fayda düşünülebilir. Mühim kısımlarını buraya özetliyoruz:
Camiin dış
duvarları, bir sıra muntazam kesme taş ve 4 sıra tuğla ile yapılmıştır. Pencere,
kemer yerlerinde çatlama, kemer tuğlalarında ve kilit taşlarında yerlerinden
oynama, bazen düşme, sıra taşlarında kırılma, pencere kemerleri içindeki ayna
taşlarında yer yer çatlama, yerlerinden oynama, pencere söve başlık taşlarında
kırılma;
Son cemaatin
iki kubbesi ile sütun ve başlıkları, kemer taşları kırılmış, yıkılmış, birisi
de tehlikeli olduğu için yıkılacaktır. Kaide ile başlık, sütün, kemer ve
kaplama taşlarının noksanı, mevcudun aynı olan somaki ve küfeki taşlarıyla
yeniden yapılacak, kubbeleri dışarıdan getirilecek tuğla ve 150 kilo çimento
takviyeli süzme kireç, taneli, temiz kumlu harçla yenilenecek.
Son cemaatin
ve camiin birinci sıra taş silmesinin, son cemaatin yıkılmasıyla mühim bir
kısmı kırılmış, zayi olmuş ve diğer kısımları yerlerinden oynamış, düşmüştür. Bunlar
da ocaktan getirilecek somaki ve küfeki taşlarıyla hepsi elden geçirilip demir
kenet ve çimento harçlarla ikmal olunacak, yerlerine tespit edilecektir.
Camiin ikinci
sıra ve teferruatı ve kubbe etekleri taş silmeleri de yerlerinden oynamıştır. Aynı
suretle yapılacaktır.
1914’te
içine eşya ve gaz konduğu için, içi de yanan camiin kubbe kemerlerine mesnet teşkil
eden iki münferit ve kesme muntazam taşlarla yapılmış ayak ile duvarlara
bitişik 8 plâsların dış aksam taşları da yanmış ve iki sene sonraki tamirde bu
taşların üzerleri sıva ile kapatılmış, bu defa depremde üzerleri açılmıştır.
Kalınlığı
20 santimetreden noksan olmamak üzere ocaktan getirilecek küfeki taşlarıyla
kaplanıp, arkaları 200 dozajlı çimento harçla doldurulacaktır.
Sıvaları
dökülmüş olan cami iç duvarlarıyla kubbelerinde ve yıkılmamış olan son cemaatin
iki kubbesindeki çatlaklar iyice süpürülecek, temizlendikten sonra bütün
duvarlar ve bilhassa çatlaklar yangın tulumbasıyla tazyikli su sıkılarak
yıkanacak, tozdan ârî hale getirildikten sonra yarık yerleri aşağıdan başlanmak
suretiyle her metrede bir alçı yuva yapılmak ve alttaki yarıkların üzeri
muvakkaten alçı ile kapatılmak üzere 350 dozajlı sulu çimento harçla
doldurulacaktır.
Yarım kubbelerden
bazıları çok harap olduğundan sökülüp tuğlaları kullanılarak, yeniden
yapılacaktır.
Son cemaat
kubbeleri yıkılırken, son cemaate bitişik sol köşesine düşün kubbe de sökülüp
yeniden yapılacaktır.
Mihrap,
somaki taşından yapılmıştır. Taşları kırılmış, dökülmüştür, silme taşıyla
müzeyyen desenli aksamı ve mihrabiye yazısı ocaktan getirilecek aynı cins
taştan yeniden yapılacak, kirlenmiş mevcut aksamı sodalı su ve vim ile yıkanıp
temizlenecektir.
Minber kapısı
ile külahı altındaki kemer taşları çatlayıp dökülmüştür. Bunlar da aynı taşla
yenilenecek ve temizlenecektir.
Camiin dâhili
duvarlarıyla kubbelerinin ve kırmızı badana sürülmüştür. Tel fırça ile
temizlenip yıkanacak, bozulacak derzler tamir ve icap eden taşlar
yenilenecektir.
Camiin dış
taş tuğlaları üzerine beyaz ve köşelerdeki kemerciklere yarım kubbeciklerin ve
büyük yarım kubbelerle üçgen kürevilerin ve son cemaat üçgen kürevi ve
kubbelerinin sıvaları yeniden yapılacaktır. Bu sıvalar iki kat olacak ve gayet
ince kum ile trnik perdahı yapılacaktır. Sıvaların çok düzgün olmasına, dalgalı
olmamasına itina olunacaktır. Kubbe eteklerine silme çekilecektir. Bilcümle aksama
üç kat beyaz badana yapılacak, sıva harcı metre mik’âbına 100 kilo çimento
takviyeli kireç kullanılacaktır.
Minare sakatlanmış,
tehlikeli görülüp bomba ile yıktırılmıştır. Kaide ve küp kısmı sağlamdır. Erbabına
yıktırılmış olsaydı, enkazının tamamından istifade edilirdi. Şerefe altı
taşları, stalâktitlidir. Bunlar da harap olmuştur. Mevcudunun deseninden
istifade edilerek, küpten yukarı aksamının yeniden yapılması icap etmektedir. Külah
da resmine göre yapılacaktır. Mevcut alem, yaldızlanıp asılacak ve yeniden
siperi sâika yapılacaktır.
Birinci
sıra ahşap çerçeveler harap olmuştur. Kuru kestane ağacından dâhili cila,
harici som macunlu üç kat beyaz boya yapılacak, verilecek resim veçhile gizli
İspanyolet takılacaktır. Üç milimetre kalınlığında yağlı macunlu cam asılacak
ve tarif edileceği veçhile yerleştirilecektir.
Mihrap üzerine
ve aynı mahalde yan taraflara müsadif 3 adet müzeyyen, 4 adet hendesi şekilli
alçı çerçeveler onarılacaktır.
İkinci ve
üçüncü sıradaki ve orta kubbenin tanburundaki pencereler harici kısımlarına
yuvarlak camlı beton çerçeve ve dâhiline de basit alçı çerçeve yapılacaktır. Bunların
resimleri verilecektir.
O zamanın
rayicine göre 140.000 lira keşif bedeli tutmuştur. İmza: (M. Y. Mimar A
Özaktaş) tır. İmzalı ve sayfaları paraflı bir nüshası dernek tarafından
verilmiş olup dosyamızdadır.